recepayibilgiler.tr.gg
   
 
  Receb-i Şerif Ayındaki Kandiller Geceler V.b Hepsi

        RECEB-İ ŞERİF AYINDAKİ KANDİLLER GECELER V.B



Kamerî ayların yedincisi; İslamî takvimin aylarından biri Muharrem ile başlayan ve Zilhicce ile sona eren Kamerî takvim aylarının yedincisi olan Receb, aynı zamanda "üç aylar"ın ilkidir.

"Receb" kelimesi; herhangi bir şeyden korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak ve tazim etmek manalarına gelir (M.Z. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1983, III, 18-19).

Cahiliye devrinde Araplar, putları için bu ayda kurban keserlerdi. Araplar arasında mukaddes bilinen Receb ayı, haram aylardan (eşhur-i hurum) biridir. Diğer üç haram ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem idi. Receb ayı, birbirini takip eden aylardan hemen sonra gelmediği ve yedinci sırada olduğu için "Recebül-ferd" adı da verilmiştir.

Haram aylarda harb etmek Araplar arasında yasak kabul edilmişti, hatta bu uygulama İslâm'ın başlangıcında da yürürlükteydi. Buna sebep, Mekkelilerin bu aylarda geçimlerini temin etmeleri, Kâbe ziyaretçilerinin emniyetinin sağlanması idi.

Hz. Muhammed (s.a.s), Abdullah b. Cahş komutasında bir grup muhacir sahabiyi Kureyş kervanından haber getirmesi amacıyla Nahle'ye göndermişti. Keşif gayesiyle sefere çıkılmasına rağmen bölükte bulunanlar, müşriklerin kendilerine yaptıkları kötülükleri hatırlayarak kervana saldırdılar. Bu olayın gerçekleştiği gün Receb ayının son günü idi. Halbuki müslümanlar, Receb ayının bittiğini ve Şabana girildiğini sanıyorlardı. Kervandan iki kişiyi esir aldılar, bir kişiyi öldürdüler ve kervanı alıp Hz. Peygamber'e getirdiler. Müşrikler, Araplarca savaşmanın kesinlikle yasak olduğu Receb ayında bu hadisenin oluşunu fırsat bilerek, "Muhammed haram ayını helâl saydı" tarzındaki ifadelerle... propagandaya başladılar. İşte bu olay üzerine Bakara süresinin 217. ayeti nazil oldu: "Ey Muhammed! Sana hürmet edilen ay'ı, o aydaki savaşı sorarlar. De ki: O ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük suçtur. Fitne çıkarmak ise öldürmekten daha büyüktür! Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. İçinizden dininden dönüp kâfir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler" (2/217).

Receb ay'ı, içinde iki kandil gecesi bulunması açısından da faziletli bir aydır. Receb ayının ilk cuma gecesi Regaib kandilidir. İslâm âlimleri, Hz. Peygamber (s.a.s)'in bu gecede Yüce Allah'ın manevi ikramlarına eriştiğini, bu sebeple şükür ve haced için namaz kıldığını bildirmektedirler. Bu gece hakkında halk arasında bilinen şekliyle, Regaib gecesi Hz. Peygamber (s.a.s)'in anne rahmine düştüğü gecedir, tarzındaki ifade yanlış bir iddiadan ibarettir.

Yine Receb ayının yirmi yedinci gecesi İslâm dünyasında Mirâc gecesi olarak kutlanır. Olay hakkında Kur'an-ı Kerim'de başlı başına "İsrâ" suresi indirilmiştir. Beş vakit namaz bu gecede farz kılınmış, bu gece nâzil olan Bakara suresinin son ayetleri ile müslümanların sıkıntılarının sona ereceği ve Muhammed ümmetine Allah'a ortak koşmadıkları, tevhidden ayrılmadıkları takdirde Cennete girecekleri müjdelenmiştir. Ayrıca İsrâ suresinin bir bölümünde İslâm'ın bir özeti, on iki esas halinde bu gecede bildirilmiştir:

Allah ile beraber başka bir tanrı edinme; yoksa yerilmiş, tek başına kalmış olursun. Rabbin, yalnız kendisine tapmanızı ve ana babaya iyilik etmeyi buyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı "öf" bile demeyesin, onları azarlamayasın! İkisine de hep tatlı söz söyleyesin! Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını ger ve; Rabbim! Küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et!" de. İçinizde olanı en iyi Rabbiniz bilir. İyi kimselerseniz bilin ki O şüphesiz, kendine baş vuranları bağışlar. Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekilerini saçıp savurma. Saçıp savuranlar, şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar, şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür. Rabbinden umduğun rahmeti elde etmek için, hak sahiplerinden yüz çevirmek zorunda kalırsan, onlara hiç değilse tatlı bir söz söyle. Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme; büsbütün de açıp tutumsuz olma; yoksa pişman olur, açıkta kalırsın. Doğrusu senin Rabbin dilediği kimsenin rızkını genişletir ve bir ölçüye göre verir. O kullarını gören ve haberdar olandır. Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. Onları öldürmek, şüphesiz büyük bir günahtır. Sakın zinaya yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür. Yetimin malına -ergin çağa ulaşana kadar- en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi de yerine getirin, doğrusu verilen ahidde sorumluluk vardır. Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam tutun, doğru terazi ile tartın. Böyle yapmak, sonuç itibariyle daha güzel ve daha iyidir. Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin. Rabbinin katında bunların hepsi beğenilmeyen kötü şeylerdir. Bunlar Rabbinin sana bildirdiği hikmetlerdir. Sakın Allah ile beraber başka tanrı edinme. Yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak Cehenneme atılırsın" (el-İsra, 17/23-39).

Bu ayet ve mesajların indiği Mirac gecesi, Receb ayının yirmialtıncı gecesi olduğundan, Receb ayının önemli bir kudsiyeti vardır.

 
Hergün Bir Hadis
 
Hergün Bir Dua
 
Veda Hutbesi
 

(9 Zilhicce l0 H./8 Mart 632 M. Cuma)
Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitabetti.

Bismillahirrahmanirrahim
"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi, ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür. "

Ey Nâs!

Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir daha berâber olamayacağım.

İnsanlar!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, nâmus ve şerefiniz de öylece mukaddestir; her türlü tecâvüzden masûndur.

Ashâbım!

Yarın rabbınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız. Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak hıfzetmiş olur.

Ashâbım!

Kimin yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin . Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat aldığınız borcun aslını ödemek gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib'in oğlu amcam Abbas'ın fâiz alacağıdır.

Ashâbım!

Câhiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdülmüttalib'in torunu (amcalarımdan Hâris'in oğlu) Rabîanın kan davasıdır.

Ey Nâs!

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, âile nâmusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz râzı olmadığınız kimseleri âile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, örfe göre her türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Mü'minler!

Size iki emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emânetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir.

Ey Nâs!

Devâmlı dönmekte olan zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür. Bir yıl, l2 aydır. bunlardan 4'ü Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep hürmetli aylardır.

Ashâbım!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfûz ve saltanatını kurma gücünü ebedî olarak kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım bu şeyler dışında, küçük gördüğünüz şeylerde ona uyarsanız, bu da onu sevindirir. ona cesâret verir. Dininizi korumak için bunlardan da uzak kalınız.

Mü'minler!

Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbınız birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem'densiniz, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler.

Ey Nâs!

Cenâb-ı Hak Kur'an da her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirâsçı için ayrıca vasiyyet etmeye gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden için ise mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiâsına kalkışan soysuz, yahut efendisinden başkasına intisâba yeltenen nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lânetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın. Cenâb-ı Hak böylesi insanların ne tevbelerini ne de adâlet ve şâhitliklerini kabûl eder.
www.htlmkodes.tr.gg

Ashabım!

Allah'tan korkun, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, malınızın zekatını verin, âmirlerinize itaat edin. Böylece Rabbınızın Cennetine girersiniz.

www.htlmkodes.tr.gg
Ey Nâs!


Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz? Ashâbı kiram:

Allah'ın dinini teblîg ettin, vazîfeni hakkıyla yaptın, bize nasihat ve vasiyette bulundun, diye şehadet ederiz, dediler.

Rasûlüllah (s.a.s.) mübarek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırdı, cemâat üzerine çevirip indirdikten sonra üç defa:

Şâhid ol Yâ Rab!

Şâhid ol Yâ Rab!

Şâhid ol Yâ Rab!


buyurdu.

32 FARZ
 
32 Farz
İMANIN ŞARTLARI
1- Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak.
2- Allah'ın meleklerine inanmak.
3- Allah'ın kitablarına inanmak.
4- Allah'ın peygamberlerine inanmak.
5- Ahiret gününe inanmak.
6- Kadere, hayır ve şerrin yaratıcısının Allah (Celle Celâlühû) olduğuna inanmak.


İSLAMIN ŞARTLARI
1- Kelime-i şehadet getirmek.
2- Namaz kılmak.
3- Oruç tutmak.
4- Zekat vermek.
5- Haccetmek.



ABDESTİN FARZLARI
1- Yüzünü yıkamak.
2- Kollarını (dirsekleriyle beraber) yıkamak.
3- Başının dörtte birini meshetmek.
4- Ayaklarını (topuklarıyla beraber) yıkamak.



GUSLÜN FARZLARI
1- Ağzına su vermek.
2- Burnuna su vermek.
3- Bütün bedenini yıkamak.



TEYEMMÜMÜN FARZLARI
1- Niyet.
2- İki darb ve mesih.



NAMAZIN FARZLARI
Dışında olanlar:
1- Hadesten taharet
2- Necasetten taharet
3- Setr-i avret
4- İstikbal-i Kıble
5- Vakit
6- Niyet

İçinde olanlar:
1- İftitah tekbiri
2- Kıyam
3- Kırâet
4- Rükû
5- Secde
6- Kaide-i ahire.

54 FARZ
 
54 Farz
1- Allah'ı daima zikretmek.
2- Helal kazanılmış elbise giymek
3- Abdest almak.
4- Beş vakit namaz kılmak.
5- Cünüplükten gusletmek.
6- Rızk için Allah'a tevekkül (itimad) etmek.
7- Helalden yeyip içmek.
8- Allah'ın taksimine kanaat etmek.
9- Tevekkül etmek.
10- Kazaya (yani Allah'ın hükmüne) razı olmak.
11- Nimete karşılık şükretmek.
12- Belaya sabretmek.
13- Günahlara tevbe etmek.
14- İbadetleri ihlas ile yapmak.
15- Şeytanı düşman bilmek.
16- Kur'an-ı delil tanımak.
17- Ölüme hazırlıklı olmak.
18- İyiliği emredip kötülükten alıkoymak.
19- Gıybet etmemek, kötü şeyleri dinlememek.
20- Anaya-babaya iyilik ve itaat etmek.
21- Akrabayı ziyaret etmek.
22- Emanete hıyaret etmemek.
23- Dinin kabul etmiyeceği latifeyi (şakayı) terk etmek.
24- Allah ve Rasulüne itaat etmek.
25- Günahtan kaçınıp Allah'a sığınmak.
26- Allah için sevmek, Allah için buğz etmek.
27- Her şeye ibretle bakmak.
28- Tefekkür etmek. (Cenab-ı Hakk'ın kudretini, azametini ve insanın yaratılışdaki gayeyi düşünmek)
29- İlim öğrenmeye çalışmak
30- Kötü zandan sakınmak
31- İstihza (alay) etmemek
32- Harama bakmamak
33- Daima doğru olmak
34- Esef ve ferahı, yani şımarıklık ve azgınlığı terketmek
35- Sihir yapmamak
36- Ölçü ve terazisini doğru tartmak
37- Allah'ın azabından korkmak
38- Bir günlük nafakası (yiyeceği-içeceği) olmayana sadaka vermek
39- Allah'ın rahmetinden ümid kesmemek
40- Nefsinin kötü arzularına tabi olmamak
41- İçki kullanmamak
42- Allah'a ve mü'minlere su-i zan etmekten sakınmak
43- Zekat vermek ve mali cihatta bulunmak
44- Hayız (adet) zamanlarında ve nifas halinde hanımı ile cinsi mukarenette bulunmamak
45- Bütün günahlardan; kötülüklerden kalbini temiz tutmak
46- Yetimin malını haksız olarak yememek, onlara iyilik etmek
47- Kibirlilik etmemek
48- Livata (erkekle cinsi münasebet) ve zina yapmamak
49- Beş vakit namazı muhafaza etmek
50- Zulm ile halkın malını yememek
51- Allah'a şirk (ortak) koşmamak
52- Riyadan (gösterişten) sakınmak
53- Yalan yere yemin etmemek
54- Verdiği sadakayı başa kakmamak

 
Bugün 28 ziyaretçi (33 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol